Mevlana’nın Şems’e duyduğu özlemi anlatır şiir. Mevlana otuz sekiz, Şems ise altmış yaşındadır ve sohbetleri sırasında geceler güne, günler geceye karışır.
Öylesine büyük bir duygu ile bağlanırlar ki birbirlerine bu duygunun ismini koymak ister Konya halkı. İsim koyma çabaları arasında hem Mevlana’yı hem de Şems’i mutsuz kılacak bazı densizlikler de vardır. Gerçi başlı başına iki insan arasındaki ilişkiye isim koyma istekleri densizliktir ya neyse. Bu ilişkinin sadece ilahi bir aşk olmadığı dedikoduları üzerine Şems Konya’yı terk edip Şam’a yerleşir.
Mevlana dostuna duyduğu özlemi mektuplarının içine koyar sık sık ve karşılık bulur bu özlem, Şems bir yıl sonra geri döner, kaldıkları yerden onlar da Konya halkı da devam eder. Dedikodular yüzünden Şems bir gün ortadan kaybolur ve bir daha görülmez.
İşte bugünlere denk düşer Mevlana’nın Konya’yı terk etmeyi düşünen Şems’e yazdığı ‘Etme’ şiirindeki yakarışlar.
Etme
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme
Mevlana Celaleddin Rumi / 1247
Aslında yokluktur biraz da var eden bizi. Hep bir yerlere, bir şeylere veya birilerine ulaşma çabası.
Öyle severiz ki bu çabayı bir süre sonra galiba bir yerler ve birilerinden daha da öne çıkar bu çaba gösterme hali. Belki ulaşsak belki tutunsak belki dokunsak o ulaşma isteği bitiverecektir ve çabaya da gerek kalmayacaktır. İşte o zaman başlayacaktır asıl boşluk.
Mevlana’nın Şems’e duyduğu özlemi bu kadar yalın, bu kadar içten ve bu kadar incelikli ifade etmesi karşısında ancak hayranlık duyabilir insan. İçimizde içimizdeki özlenenlere veya özlem boşluğuna o kadar denk gelir ki bu özlem, Mevlana filan çıkar aradan. Artık o andan itibaren kaybettiğin baban ya da ablandır veya özlemini duyacak kadar bir aşka sahip olamamandır öne çıkan.
1247 yılında yazılmış bu şiir, vay diyesi var insanın, vay ki ne vay.
Bazen sevgiden de büyük olabiliyor özlem.
Eğer şimdiye kadar okumadı veya dinlemediyseniz lütfen bu akşam dinleyiniz ve kaybettiğiniz veya kaybetmek üzere olduğunuz sevdiklerinizi düşünmenin zorluğunu ve sizi insan yapan tarafını bir kez daha hatırlayınız.
Nevzat TEKİN
Hamiş: Şiiri Yılmaz Erdoğan'ın sesinden dinlemek isterseniz, buradan buyrun.
http://www.izlesene.com/video/muzik-yilmaz-erdogan-etme/869721
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder