Kırkambar Güncesi 9 / 07.Ocak.2010 - Perşembe
Kocayürek babacığım baba-oğul anısı yaratmak peşinde miydi yoksa gerçekten gözleri bozuk olduğu için mi okuyamıyordu? Bunun ayırdına şu an varamıyorum; ancak daha ilkokula giderken özellikle tatil sabahları gazetesini yüksek sesle bana okuturdu. Pehlivan tefrikaları mı dersin, köşe yazarları mı dersin, Bal Mahmut köşeleri mi dersin, ölüm ilanları hariç her şeyi okutuyordu babam bana. Okuduktan sonra da beraber yorum yapıyorduk. Keyifli zamanlardı, çok keyifli zamanlardı.
Mesai günlerinde ise akşamüstleri babam kunduracı Hüseyin'in avuç içinden biraz irice dükkanında bazen benim de katıldığım bu okumalara devam ederdi. Onlar üç-dört arkadaş yanlarındaki henüz ergen bile olmayan çocuğu da aralarına alarak ve bunu hiç bir şekilde abartmadan yaparak güzel anılar bıraktılar bana. Okuma ve paylaşma keyfiydi galiba bunun adı.
Bu yüzden küçük yaştan bu yana Burhan Felek'i, İslam Çupi'yi, Rauf Tamer'i, Kurtdereli Mehmet pehlivanı, Bal Mahmut'u ve bir dolu yazın kültürünün figürünü tefrikalardan veya yazılarından tanırım ya da tanıdığımı zannederim.
Tarihimin bu silinmez köşelerinden bugünüme aktarılan pek çok isim vardır, pek çok isim de babam gibi toprağın altına saklanmıştır sevdikleri tarafından, kaybettiklerimizin yerine birilerini koyuyor aklım, gönlüm. Burhan Felek'in yerine Uğur Mumcu'yu koymuştum, Uğur Mumcu'nun yerine ona "Uğurlar Olsun" dediğimiz, dedirtilen günden bu tarafa daha kimseyi bulamadım.
O yıllarda Galatasaraylı olmama rağmen koyu Fenerbahçeli İslam Çupi'yi yazılarından ve kullandığı neredeyse kendine özgü yazı dilinden ötürü çok sevmiştim.
O günlerden sıyrılıp gelemeyen ve 1987 yılında kaybettiğimiz Bal Mahmut'un yerine ise gönlüm Aydın Boysan'ı hiç tereddüt etmeden koydu.
Aydın Boysan meddah tanımının oldukça uzağındadır; ancak nüktedan kelimesinin de neredeyse tam karşılığıdır. Şu sıralar seksenli yaşların ortalarında seyretmektedir. Yetmiş yaşında birisi ile sohbet ederken ona "Gençliğinizin kıymetini bilin" demiştir ki beni benden almıştır. Kısaca onun sohbetlerinde çocukluğumda babamın gazeteden tefrika halinde okutturup dinlediği Bal Mahmut tadını yakalarım. Sırf bu yüzden evin bir elemanı gibidir Aydın Boysan, sanki bir gün çıkıp bizim eve gelse ne o ne de bizler yabancılık çekmeyiz.
Kaldı ki, bu adamın asıl alamet-i farikası rakı bardağı filan değildir, bilgidir.
İslam Çupi gibi, Bal Mahmut gibi, Aydın Boysan gibi adamlar azalıyor mu yoksa biz mi artık çok seçici olmaya başladık?
Nevzat Tekin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder