16.Ocak.2010 - Cumartesi
Kırmızı Yalnızlık
Birinin çöpünün bir başkasına yemek olabildiği, birinin hüznünün bir başkasında sevgi doğurabildiği bir dünyada; birinin yalnızlığı bir başkasında sakil sevinçler yaratabiliyor... Coşku gıdasını başkalarının yapamadıklarından alıyor, besleniyor, gürbüzleşiyor ve olur olmaz zamanlarda alaycı maskesini takıp yüzüne şımarıyor da şımarıyor. Evet evet bütün bunları coşku yapıyor.
Yitip giden zamana şahit yazılıyor yalnızlıklar... Zamanın kararlı ayak seslerine bir tek yalnızken kulak kabartıyor insan!
İri yalnızlık, yoğun yalnızlık, doğurgan yalnızlık , yoksul yalnızlık, belki de kırmızı yalnızlık! Yalnızlık hükmünün başına hangi eklemeyi yaparsanız yapın yalnızlık kendi ağırlığından asla kaybetmiyor!
Tercih edilen yalnızlık ile artık seni bırakmayan, ruhuna yapışan yalnızlık aslında birbirinden çok da farklı değil!
Edilgenliğin içinde çırpınıp duran, ürettiği düşünce güllerini birilerinin yakasına takmayı beceremeyen bir hâli var yalnızlığın!
Bütün ıssızlığına rağmen dişidir yalnızlık; ucube ve nevrotik duygular doğurmayla lanetlenmiş bir dişiliktir onunki. Doğadaki tüm dişilerin aksine çirkin bir dişiliği var yalnızlığın.
Nevzat TEKİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder