Dedemin İnsanları / Çağan IRMAK
Öncelikle sıcacık bir film olmuş. Neredeyse her sahnesinde abartısız
ve yapmacıklıktan çok uzak bir içtenlik sağlanmış. Teröre, trafiğe, hayat
pahalılığına, sevgisizliğe, düşmanlığın körüklediği nefrete yenilmek üzere olan
insan yanımızı çimdiklemek isteyen bir hali var oyuncuların ve senaryonun. Özetle
kültürel mirasların önemini ve güzelliğini bir kez daha hatırlatan ve yaşatan
iyi oyunculuklarla süslenmiş bir film.
Çağan Irmak'ın emeğine ve gören gözüne ve aklına sağlık.
Artık hafızalardaki yerini almış ve üzeri tozlanmış anıları pencere önlerine konan pembe çiçekli sardunya gibi, bilgisayar başında geçirilen saatlere kurban giden, hani o ailecek oturulan akşam sofraları gibi, ebeveynlerin çocuklarına zaman ayırdıkları artık çok uzaklarda kalmış hoşluklar gibi, toprak patikaların şirinliği gibi, kapısı eğreti konulmuş bir sandalye ile kapatılan dükkânların uyandırdığı artık unutulan güven duygusu gibi, çocuksu hırsların yıkan öfkesi gibi ince detaylarla süslenmiş film.
Hele benim gibi 1924 yılındaki mübadelede göçe zorlanan Selanik kökenli bir aileniz varsa, Yunanistan ile İstanbul arasındaki insan istifleriyle dolu gemide kaybettiğiniz ve mezarı Ege Denizi olan bir aile büyüğünüz varsa; daha anlamlı, değerli ve güzel niteleniyor film aklınızın kıymet terazisinde.
Sadece mübadele muhataplarının değil ailesinin tarihinde göç olanların mutlaka seveceği bir film yapmış Çağan Irmak.
12 eylül mantığı ile 12 eylülü yapanlar ile de küçük bir hesaplaşmaya girişmiş Çağan Irmak, sinemanın müthiş gücünü kullanarak ve gözümüze sokmadan bir yüzbaşının küçücük itmesiyle öyle güzel vurgulamış ki askerin Türkiye'ye yaptığını, hele hele asker kökenli belediye başkanının ses tonuyla bile verebilmiş 12 eylülün çirkef yüzünü...
Seyrediniz, seyrettiriniz. Ailenizde göçü yaşamış büyüklerinize mutlaka seyrettiriniz.
Endaksi anacığım…
Çağan Irmak'ın emeğine ve gören gözüne ve aklına sağlık.
Artık hafızalardaki yerini almış ve üzeri tozlanmış anıları pencere önlerine konan pembe çiçekli sardunya gibi, bilgisayar başında geçirilen saatlere kurban giden, hani o ailecek oturulan akşam sofraları gibi, ebeveynlerin çocuklarına zaman ayırdıkları artık çok uzaklarda kalmış hoşluklar gibi, toprak patikaların şirinliği gibi, kapısı eğreti konulmuş bir sandalye ile kapatılan dükkânların uyandırdığı artık unutulan güven duygusu gibi, çocuksu hırsların yıkan öfkesi gibi ince detaylarla süslenmiş film.
Hele benim gibi 1924 yılındaki mübadelede göçe zorlanan Selanik kökenli bir aileniz varsa, Yunanistan ile İstanbul arasındaki insan istifleriyle dolu gemide kaybettiğiniz ve mezarı Ege Denizi olan bir aile büyüğünüz varsa; daha anlamlı, değerli ve güzel niteleniyor film aklınızın kıymet terazisinde.
Sadece mübadele muhataplarının değil ailesinin tarihinde göç olanların mutlaka seveceği bir film yapmış Çağan Irmak.
12 eylül mantığı ile 12 eylülü yapanlar ile de küçük bir hesaplaşmaya girişmiş Çağan Irmak, sinemanın müthiş gücünü kullanarak ve gözümüze sokmadan bir yüzbaşının küçücük itmesiyle öyle güzel vurgulamış ki askerin Türkiye'ye yaptığını, hele hele asker kökenli belediye başkanının ses tonuyla bile verebilmiş 12 eylülün çirkef yüzünü...
Seyrediniz, seyrettiriniz. Ailenizde göçü yaşamış büyüklerinize mutlaka seyrettiriniz.
Endaksi anacığım…
Nevzat TEKİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder