12.Aralık.2009 - Cumartesi
Hata Yapmanın Lüks Olması
Geçkince bir teni başkalarının dokunuşlarından saklayan bir dudaktan duydum bu kelimeleri dün akşam: "Benim hata yapmaya lüksüm yoktu!"
Dile pelesenk olmuş bir hali var bu kelimelerin, üstelik ' dik duruş sergiliyorum ' sanısını da yanında getiriyor.
Nedense hatunun uzun yıllardan bu yana adrenalin sarfiyatı yapmadığını düşündüm. Hata yapmayacağım, hata yapmamalıyım düşüncesi tanımlanamayan bütün insanlardan, olaylardan ve yerlerden uzak tutar insanı. Heyecan hep başka bahara kalır.
Hata yapmamaya çalışmak belki de hiç bir şey yapmamayı tercih etmektir. Böylesine bir tercih, hatalarını ve zaaflarını tanımak, onlarla kavga etmeden aynı bünyede yaşayabilmek ve belki de kendinle barışık olmak şanslarını da elinin tersiyle itmektir.
Peki nedir bu? Hata yapmaya lüksünün olmadığını ifade etmek de neyin nesidir? Yapamadıklarının, yaşayamadıklarının üstüne inceden ve saygılı bir örtü örtme ihtiyacı mıdır?
Öyle geliyor ki; kasap buzdolabındaki etler gibi kaskatı eder insanı bu sözler!
Yanlışa düşmek, hata yapmak, zaafına yenilmek çok da ürkülecek şeyler değildir aslında. Önemli olan istenmeyen şeyleri yaşadığından veya yaşattığından sonra yaptıklarındır.
Nevzat TEKİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder